GÜNÜN SÖZÜ

arıcılık temel bilgileri

BAL ARILARININ YAŞAMINDAKİ ÖZELLİKLER

Arılar toplu halde yaşarlar.Toplumundan ayrı kalmış arılar ,yaşamını sürdüremeyerek ölürler.Toplumu teşkil eden fertler arasında son derecede düzenli bir iş bölümü vardır.Yuvalarına çok bağlıdırlar.Şiddetli fırtına ,dolu,yağmur,yangın, vs. nedenlerle
uçuş yeteneğini kaybetmeyen arılar,akşamleyin mutlaka barınaklarına dönerler.
Arılar ,sağlam ve sıhhatli kaldıkları ve çalışarak toplumuna hizmet ettikleri sürece kovanlarında kalabilirler.Gerek çalışarak yıpranma,gerek yaşlanma ,gerek hastalık nedeni ile çalışma yeteneğini kaybetmiş olan arılarla;zayıf cılız veya sakat olarak doğmuş olup,toplumuna hizmet edemeyeceği anlaşılan arılar ,acımasızca kovandan atılarak ölüme terk edilirler.Arı toplumunda asla kayırma ,iltimas ve müsamaha yoktur.Kovanın en kıymetli varlığı Ana arı dahi çalışma kabiliyetini ,yaşlılık ,sakatlık ,hastalık vs. gibi nedenlerle kaybederek yumurtlamayı azaltsa ve görevini yapmaz durumuna düşse ,hemen onuda öldürüp dışarıya atmakta en ufak bir tereddüt göstermezler.Ne var ki ,Ana arıyı öldürüp atmadan önce onun yerini alacak genç,sağlam,cevval ve dinamik bir ana arıyı yetiştirmeden ,yani toplumun bekasını garantiye almadan onu saf dışı etmezler.Arıların son derece hassas bir koku alma duyguları ve bir çalı arasındaki balı bir çiçeği,çok uzaklardan fark edebilmeyi elverişli keskin gözleri vardır.Nazik ve zarif yapısına oranla her kül gibi kuvvetli ,henüz tam anlamı ile öğrenilemeyen çok kuvvetli hissi ve kendi arzusuna göre açılarak,uzayarak ve katlanarak bal özüne emmesine ,sorup çekmesine elverişli doğa harikası olan dilleri vardır.Yaşamlarını sağlayan bu kabiliyetleriyle düzenli ve huzurlu bir hayat sürdüren topluluk,bir aile ve medeni millet gibi,birbirini tanıyan,birbirine yardım eden ,yol gösteren ve her konuda iyice anlaşmış ve kaynaşmış bir topluluktur.


ARI AİLESİ

Yukarıda belirtilen özellikleri ile bir arada topluca yaşayan ve aralarında pek sıkı ve sağlam iş bölümü bulunan arı topluluğuna ARI AİLESİ veya ARI KOLONİSİ denir.
Bir arı ailesi;mevsimine,havaların gidişine,bal özü ve çiçek tozu kaynaklarının mevcudiyetine göre sayısı değişmek üzere 10-100 bin adettir.
Arı aileleri bir kovan içinde toplu halde yaşarlar.Her cins arının kendine has bir görevi vardır.Bu görev sırası geldikçe ilgili arı tarafından hiçbir ikaza lüzum hissedilmeden yapılır.Arı aileleri ,kovanlar içindeki arı sayısına göre değerlendirilirler Kovanın değerini ,içindeki işçi sayısına göre alır.
İlkbahar sonu yaz başında
a-60-150 binden fazla işçi arısı olan kovanlar çok kuvvetli.
b-40-60 arısı olan kovanlar kuvvetli
c-20-40 arısı olan kovanlar orta
d-20 az işçi arısı olan kovanlarda zayıf kovanlar denir.
Her arı ailesinin kendine özgü bir kokusu vardır.Dışarı çıkan her arı ,kendi kovanına döner.Diğer bir kovana girmek isteyen arıyı kapıdaki muhafızlar kokusundan yabancı olduğunu anlayarak içeri almazlar.Mücadele eder ve kaçıramazlarsa ,onu öldürürler.Bazı durumlarda ve çok ender olarak kursağında bal özü ve polen ile gelen yabancı arıyı dilerlerse kabul edebilirler.Arı ailesini teşkil eden bireylerin hepsi aynı. Yaratılış ve evsafta değillerdir.
İşte modern arıcılıkta başarılı olabilmek için,arı ailesini oluşturan bireyleri tanımak,aile içindeki özellik ve görevlerini öğrenmek şarttır.Arılı bir kovanda görülen düzensizlikleri anlayabilerek,bunları süratle ve kolaylıkla bertaraf edebilmek,ancak ve ancak bu bireylerin vasıflarını ve yaşayışlarını iyice öğrenmekle mümkündür.


ARI AİLESİNİ TEŞKİL EDEN BİREYLER

Bir arı ailesinde 3 çeşit arı vardır.

1- Ana arı
2- İşçi arılar
3- Erkek arılar


1-ANA ARI

Bir kovanda yalnız bir tane bulunur.Diğer arılara nazaran boyu daha uzun ,rengi daha parlak zarif ve endamlıdır.Kovandaki bütün arılar bunun petek gözlerine bıraktığı yumurtalardan meydana gelir.Ömrü 5 senedir.Ü yaşına kadar daha çok yumurta yapar ve aileyi daha kuvvetli ve sağlıklı bulundurur.Arılar ana arı öldüğü,yahut da arı ailesi oğul vereceği zaman, ya da ana arı yaşlandığı,sakatlandığı zamanlarda ,petek gözlerindeki genç işçi arı kurtçuklarını ,kursaklarında hazırladıkları arı sütünü 5 gün devamlı verirler ve ana yapacak,yetiştirecekleri petek hücresini genişletip uzatarak ana memesi şekline dönüştürürler.İşte bu ana memesinden 15'inci günde ana arı çıkar doğar ki ;3 günü petek hücresinde yumurta halindedir. 5 gün sütle beslendiğinde yine özel hücresinde kurtçuk halinde,kalan 7 günde ağzı kapatılmış hücrede kanatlı bir böceğe dönüşüm devresindedir.Böylece doğup hayata gözlerini açan ana arı kovandaki diğer arıların içine karışarak,kendisi gibi doğacak yeni bir ana arı memesi var mı diye araştırma yapar.Var ise kendisine rakip olacak bu gibi ana arı adaylarını daha memeden çıkmadan bile öldürmeye çalışır.Ailenin durumuna ve geleceğine göre kovanda her işi yüklenin işçi arıları ,ananın ,bu hareketini bazen duruma göre firenler veya ona yardımcı olur.3-5 gün ,bazen havalar müsaade etmez ise bir hafta on gün sonra ana arı kovan yerini belleme,sonradanda çiftleşme uçuşuna çıkar.Erkek arılardan biri veya bir kaçı ile dışarıda gök yüzünde çiftleşirler.Bu sihirli zifaf uçuşundan sonra kovana döner.4-4 gün sonrada yumurtlamaya başlar .Ve ömrü yumurtlamakla geçer.Ana arının inesi vardır.Fakat insanı sokmaz .İğnesini kendi rakibi olan ana arıları öldürmekte kullanırlar.


2-İŞÇİ ARILAR
Kovanda en küçük ve en kalabalık olan arılardır.Bir kovanda 5-80 bin adet arı bulunur.Ana arının petekteki küçük gözlere bıraktığı yumurtalardan tavuk civcivi gibi 21 günde çıkar.Kovandaki tüm işleri gören ve bal yapan bu arılardır.Petek gözünden çıkarak doğan işçi arılar ,,sırasıyla şu işleri yaparlar.
İlk işleri kendilerinden sonra çıkacak yavrulara kuluçkalık yapmaktır.Daha sonra yeni çıkan yavruları beslerler.Sonra ana arıyı besler yumurtlamasını sağlarlar.Ananın yumurta koyacağı petek gözlerini temizler,cilalar.Mum salgılayıp petek yaparlar.Daha sonraları da kovanın havalandırılması,uçma deliği arkasında savunmada görev alırlar.Bütün bu işler işçi arının kovan içi görevleridir. Ve 15-20 gün sürer.Bu 15-20 günlük iç işler süresinden sonra kovan yerini belleme uçuşlarına daha sonrada su,çiçek tozu ve bal özü taşırlar.Bunlarda işçi arının dış işleridir ki bunun süresi de 20-35 gündür.
Böylece işçi arının bahar,yaz aylarındaki ömrü 50-60 günü geçmez .İşçi arıların bu kadar kısa ömürlü olmalarının nedeni mütemadiyen çalışmalarıdır.Kış aylarına girince dışarı da çalışmayıp kovanda uyuşuk halde kaldıklarından bahara kadar 3-5 ay yaşayabilirler.İşçi arıların iğnesi vardır.ve insanı insafsızca sokan bunlardır.


3-ERKEK ARILAR
Bunlar bir kovanda 50-300 tane bulunur.İlkbahar ve yazda ana arının petekteki iri gözlere bıraktığı yumurtalardan 24 gün de çıkarlar.İşçi arılardan daha iri ve daha koyu renktedirler.Uçuşları gürültülüdür.Kovan içinde hiçbir görevleri yoktur.Uçar,dolaşır,döner,kovanda işçi arıların bin bir emekle yaptığı balı yerler.İşçilerin çalışmasını,kovana giriş çıkışlarını da güçleştirirler.Tek görevleri içlerinden birkaç adedinin,çiftleşmek üzere havaya çıkan bakire ana arıya kocalık yapmasıdır.Bu görevi yerine getirince de fazla yorgunluktan hemen ölürler.Çevrede bal özü kaynaklarının azaldığı yaz ayların da işçi arılar bunların kovandan dışarı atarlar.Yaz sonlarında kovanların önünde görülen arı ölüleri bunlardır.Böylece ömürleri birkaç ayı geçmez .Halk arasında bunlara su taşıyıcı anlamına gelen saka arı deseler de ,doğru değildir.Yaradılışları su taşımaya müsait değildir.Erkek arıların iğnesi yoktur.Sinek gibi yakalanabilirler.


ARILARIN ÇOĞALMASI
Şubat ayından itibaren ana arı kovanda petek gözlerine birer birer yumurtlamaya başlar.Bu yumurtalar . Bu yumurtalar üç gün sonra çatlar,kurtçuklar çıkar,bu kurtçukları işçi arılar 5-6 gün beslerler.Besleme bitince yavruların üzerini kahve renkte bir sırla kapatırlar.Bu kapalı yavru gözlerinden l2-14 günde arılar çıkar.
Arılar baharın dışarı çıkıp bolca bal özü ve çiçek tozu derledikçe ana arıyı daha çok beslerler. Ana arı da kovanın kuvvetine göre bir günde bir gündü 300-3000 yumurta bırakır.Böylece büyük bal toplama aylarına kadar kovandaki arı sayısı 40-50 bini bulur.


DEVRELER ANA ARI İÇİ ARI ERKEK ARI
GÜN GÜN GÜN
Yumurta halinde 3 3 3
Kurtçuk Halinde 5 5 6
Sırlanmış Halde 7 12 14
Petekten çıkış 15.gün 21.gün 24.gün


BAL ARISININ DIŞ YAPISI
Arılar hayvanlar aleminin en zengin olan böcekler sınıfının zar kanatlılar takımındandır.Zar kanatlıların özelliği,içinde enine ve boyuna damarcıklar bulunan ve sayısı 2 çift yani 4 adet,zar gibi ince saydam kanatlılardır.Karınca ve eşek arıları da bu olup hepside sosyal düzene sahiptirler.Arıların bütün vücudu kalınca bir katmanla örtülü olup her tarafı sık tüylerle kaplıdır.Bir arının dış yapısı incelendiği zaman Baş,Göğüs ve karın gibi üç bölümden meydana geldiği görülür.
1-Baş
Arının başında antenleri,gözleri ve ağzı vardır.
a-ANTENLER
1.Çift 2 tane olup başın tam ortasındadır.Eklemlidirler.Bu eklemler işçi arılarda ve ana da l2.,erkek arıda l3 .boğumludur.Bunlar arının duymak.koklamak.ve uzaklığı tahmin etmesinde kullanıldığı hassas tüylerle örtülüdür.Bu tüylerin arasına dağılmış,çok önce zarlarla örtülü delikçikler sayesinde,gece karanlığında bile petekleri örüp onlara en üstün geometrik biçimi verebilirler.
b-GÖZLER
Başın üst kısmında üç tane nokta göz vardır.Bunlar arının yakından görmesini sağlar.Birde başın iki yanında petek gözü adı verilen ,altıgenlerden meydana gelmiş,işçi arılarda 5000,erkek arılarda ise 7000 adet olan gözler vardır.Bu gözlerle arı çok uzaklardaki cisimleri 60 defa büyütülmüş olarak görürler.
c-ARININ AĞIZ YAPISI
Ağzının en ilginç parçası ,yaklaşık 80 boğumdan meydana gelmiş dillerdir.Ortasında
çok küçük tüylerle kaplı derince bir kanal olup arılar besin maddelerini bu kanal yolu ile emer.Asıl ve yardımcı çeneler,bal peteğini meydana getirdiği balmumunu ezip yoğurmak,çiçeklerin ercik başlıklarını açmak,kovanı temizlemek ve düşmanının zararsız hale getirmek için kullanılır.Çenesi eşek arısındaki gibi tırtıllı olmayıp düz olduğundan üzüm ve meyvelerin kabuklarını zedeleyemez .Tarıma zarar vermez.Eşek arılarının açıp deldiği yerlerden gerekirse tatlı sıvıyı emer.Ağızda ayrıca bezler olup bunların salgısı ile arı kurtçuklarını ve anıyı besleyen arı sütünü yapar.Nektarı bala dönüştürür.
2-Arının Göğsü
Ön,orta ve göğüs olarak üç parçadan teşekkül eder.Her parçada bir çift ayak olup 6.ayaklıdır.Öndeki bacaklarını ,dilini ve antenlerini temizlemek,orta bacaklarını ,yere dayamak ve arka bacaklarını ise,çiçek tozu ve propolis depolamakta kullanır.Arının 4 kanadı da göğüs bölümünde yer almıştır.Kanatları çok güçlü olup , bunlarında üzeri tüylerle kaplıdır.Ön kanatları uçuş yapmaya .arka kanatları da uçuşta yön vermeye yarar.Kanatlarını saniyede 500 defa hareket ettirebilirler.
3-Arının Karnı
İnce bir boğumla göğüsün arkasında yer alıp 9 boğumludur.Bu dokuz halkadan işçi ve ana arıda 6. erkek arıda da 7.görülür.İşçi arıların karınlarının son dört halkasında balmumum üretmeye yarayan mum keseleri bulunur.Ana ve İşçi arının son halkasında ise zehir kesesine bağlı olarak iğneleri yer alır.Erkek arılarda bu iğne kesesi yoktur.


BAL ARISININ İÇ YAPISI

1- Solunum Sistemi
2- Dolaşım Sistemi
3- Sindirim Sistemi
a-Yemek borusu
b-Kursak
c-mide
d- Malpighi boncukları (Böbrek işini gören)
e-Rektum
4- Salgı Sistemi
a-Balmumu üreten bezler
b-Koku bezi
c-Arı sütü bezleri
d-Zehir salgı bezleri
5- Sinir Sistemi
a-Dokunma
b-Duyma
c-Görme
d-Koku
e-Tat alma
6- Kas Sistemi


İNSANI SOKAN ARI HANGİSİDİR
Erkek arını iğnesi yoktur.Ana arının iğnesi vardır.Fakat yaradılış itibariyle insanı sokabilecek yapıda değildir.Ana arı iğnesini yalnız kovandaki hükümranlıklarına hale getirecek olan diğer ana arılara karşı kullanırlar.İnsanı sokmazlar.Ele alırken heyecanlanmamalıdır.İşçi arılarında iğnesi vardır ve insanı sokan bunlardır.İğnesinin ucu balık oltası veya denizci çapası gibi kıvrıktır. Dip kısımda bağırsağı ile bitişik olduğundan insanı sokan arı iğnesi soktuğu yerden çıkaramadığından bağırsağı koparak ölür.İşçi arılar fazla rahatsız edilmez ,kovanları gürültü patırtı ile soğuk,serin ve rüzgarlı havalarda açılmaz ve çevrenizde uçuşurken elle şap Şub vurulmaz ve nahoş kokularla yanına gidilmezse insanı pek sokmaz.Türkiye'mizdeki arılar çok munistir.Yalnız güneyde Kıbrıs arıları ile akrabalığı olanlar hırçındır.
ARI SOKMASINA KARŞI NE YAPMALI ?
Arının iğnesi deride kalmışsa bir cımbız yardımıyla iğneyi çıkararak amonyak,tentürdiyot veya potasyum permanganat eriği sürülmelidir.Amonyak sürülürse şişme önlenmiş olur.Arı sokmaları bazen zehirlenme veya alerjik tepkiler yaratır.Böyle durumlarda kalsiyum iğnesi yada doktorun vereceği panzehir ilaçlar yararlı olur.Hiçbir ilaç bulunmadığı zaman arının soktuğu yere tuzlu su sürmelidir.
| BAŞA DÖN |

YALÇIN ARICILIK BAL TİCARETİ

FİRMAMIZ KOZÇEŞMEBAL VE YALÇINBAL ADI İLE ÜRETİM YAPIYOR.PATENT İŞLEMLERİ İÇİN MÜRACAATIMIZ VARDIR.MARMARA BÖLGESİNİN NİTELİKLİ ÇİÇEKLERİNDEN ÜRETTİĞİMİZ BALLARIMIZI TÜM TÜRKİYE DE SATIŞA SUNDUK.İSTEYEN SAYIN MÜŞTERİLERİMİZE KARGO İLE DE BAL GÖNDEREBİLİRİZ.YILLIK 5 TON CİVARI ÜRETİM YAPIYORUZ.ŞUAN İŞLETMELERİMİZDE 165 KOVAN ARIMIZ MEVCUTTUR.KIŞLARINI ÇANAKKALE KOZÇEŞME DE YAZLARI TRAKYA BÖLGEMİZDE GEÇİRİYORUZ.
GENELDE BAHAR BALI ÜRETİMİ YAPIYORUZ.
TRAKYA BÖLGESİNDE AYÇİÇEK BALI ÜRETİYORUZ.İLKBAHARDA KANOLA BALI ERKEN SONBAHARDA PİREN BALI DA YILLARA GÖRE OLUYOR.SAYGI VE SEVGİLERİMİZLE YALÇIN ARICILIK BAL TİCARET

www.yalcinaricilik.com yayındayız

YALÇIN ARICILIK

-----2009 BAHAR BALI SATIŞLARIMIZ DEVAM EDİYOR KİLOSU 20 TL DİR.BİZE ULAŞIN-----

İ............................................

YALÇIN ARICILIK BAL TİCARETİ TAKVİM







YALÇIN ARICILIK BAL TİCARETİ İLLER ARASI MESAFE ÖLÇERİ

Bu Blogda Ara

YALÇIN ARICILIK SİTESİNE HOŞ GELDİNİZ

10 Ağustos 2009 Pazartesi

6 Ağustos 2009 Perşembe

YALÇIN ARICILIK BAL TİCARETİ



yalçın arıcılıkFM
















YALÇIN ARICILIK BAL TİCARETİ




TARIM BAKANLIĞI RESMİ SİTESİDİR

> ORGANİZASYON > TÜRKİYE'DE TARIM > AB TARIM MÜZAKERELERİNE HAZIRLIK
BİRİMLER >> > SGB > TÜGEM > KKGM > TEDGEM > TAGEM > PERGEM > DİABK > İMİD > YAYIN > TMO > TİGEM > ÇAYKUR > EBK > TRGM > AOÇ > TKDK

STRATEJİK PLAN ÇALIŞMALARI
ÜLKESEL TOHUMLUK TEDARİK DAĞITIM ve ÜRETİM PROGRAMI
TARIMSAL ÜRÜN FİYATLARI
TMO HUBUBAT ALIM FİYATLARI
BASILI YAYINLAR LİSTESİ
TARIM TV TEST YAYINI
KÜTÜPHANE KATALOG ARAMA HİZMETLERİ
İL ve BÖLGE MASTER PLANLARI
MERBİS
BAKANLIK ETİK KOMİSYONU FAALİYETLERİ
BAKANLIK INTRANET
TARIM SPOR
TARYAT
IPARD PROGRAMI
TARIM BÜLTENİ


Bakan Eker, Hükümetin Yeni Fındık Stratejisini açıkladı

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Yeni Fındık Stratejisinde ruhsatlı alanlarda üretim yapan fındık yetiştiricilerine “Alan Bazlı Gelir Desteği”, ruhsatsız alanlarda fındık yetiştiriciliği yapanlara ise alternatif ürünlere geçmeleri halinde “Alternatif Ürün Desteği” verileceğini, TMO’nunda artık fındık alımı yapmayacağını açıkladı.

( 2025 kez görüntülendi.) Devamı

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker: “TARET Projesi, Doğu Anadolu’da hayvancılığın gelişmesi için büyük önem arz ediyor”
( 1222 kez görüntülendi.) Devamı

Bakan Eker: “Son 6 yılda buğdayın kalitesi ve verimliliği arttı”

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, tarım sektöründe uygulanan yeni projeler sayesinde Türkiye’de son 6 yılda buğdayın veriminin ve kalitesinin arttığını söyledi.

( 793 kez görüntülendi.) Devamı

“Kadın Çiftçiler Yarışıyor” adlı bilgi yarışmasını Kırşehirli çiftçiler kazandı
( 1492 kez görüntülendi.) Devamı

Tarımda Dev Adım: Türkiye Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeli hayata geçiyor

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, tarımda dev adım olarak görülen Türkiye Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeli’ni düzenlediği bir basın toplantısıyla kamuoyuna açıkladı.

( 3631 kez görüntülendi.) Devamı

Son Güncelleme: 21.5.2009
> MÜSTEŞARLIK HABERLER
>İL MÜDÜRLÜKLERİMİZDEN HABERLER
> DUYURULAR


> ETKİNLİK TAKVİMİ
<< Ağustos >>





12
3456789
10111213141516
17181920212223
24252627282930
31





Tüm Takvimi Gör
Etkinlik Ekle

türkiye arı yetiştiricileri merkez birliğ sitesidir


43. Apimondia 'ya Adayız
TAB 'ın, 43.Apimondia kongresinin 2013 yılında İstanbul / Türkiye'de düzenlenmesi için yaptığı başvuru ön elemeyi geçti, ilk beş ülke arasındayız.
Devamı...
Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Hizmetleri
Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Hizmetleri Yetki Belgesi alınması ve Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Hizmetlerine destekleme ödemesi yapılması ile ilgili dökümanlar hazırlandı.


Devamı...
KENELERE DİKKAT

Uludağ Üniversitesinden Prof.Dr. Levent AYDIN ‘ın Kene ve Kırım kongo Kanamalı Ateşli Kene Işırığı ile ilgili yazısı aşağıdadır.
Devamı...
<< İlk < Önceki 1 2 3 4 5 6 7 Sonraki > Son >>

Sonuç 1 - 4 Toplam: 27


TAB 'ın, 43.Apimondia kongresinin 2013 yılında İstanbul / Türkiye'de düzenlenmesi için yaptığı başvuru ön elemeyi geçti, ilk beş ülke arasındayız.


Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Hizmetleri Yetki Belgesi alınması ve Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Hizmetlerine destekleme ödemesi yapılması ile ilgili dökümanlar hazırlandı.




Uludağ Üniversitesinden Prof.Dr. Levent AYDIN ‘ın Kene ve Kırım kongo Kanamalı Ateşli Kene Işırığı ile ilgili yazısı aşağıdadır.


Ziraat Bankası’ndan Arıcılarımıza 10.000 TL’ye Kadar Kolay Kredi



Tarım Bakanlığı ile yapılan Ortak Akıl Toplantısının görüşülen konularından biri olan Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı Çerçevesinde Makine ve Ekipman Alımlarının Desteklenmesi Hakkındaki Tebliğ yayınlandı.

Detaylı bilgi için tıklayınız .



TAB Kurumsal Sayfası
Yönetim Kurulu ve Kurulmuş İl Birlikleri hakkındaki bilgilere bu sayfalardan ulaşabilirsiniz. >>>
TAB Belgeler
İnternet sitemizde bulunan belgelere bu sayfalardan ulaşabilirsiniz. >>>
TAB Etkinlikler
Türkiye Arı Yetiştiricileri Birliği olarak yaptığımız etkinliklere ait tüm detaylar... >>>
TAB Bülten
Son gelişmeler, haberler, duyurular; TAB'da son gelişmelerde bu bölümde. >>>

Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği © 2009

YALÇIN ARICILIK BAL TİCARETİ

BALARILARI

Allah Kuran'ın pek çok ayetinde yeryüzündeki ve gökyüzündeki kusursuz dengeye dikkat çeker ve bu konular üzerinde düşünülmesini ister. Çünkü düşünen insan Allah'ın ayetlerini görür ve Rabbini daha iyi tanır.Kuran'da bazı canlılara özellikle dikkat çekilmiştir. Bunlardan bir tanesi de arılardır. Arılar herkesin varlığından haberdar olduğu küçük canlılardır. Şimdi bu canlılar hakkında birkaç basit soru soralım. Arılar ne yaparlar? Bu, herkesin cevabını bildiği bir sorudur; arılar bal yaparlar, petek yaparlar. Tekrar soru soralım: Peki arılar niçin bal yaparlar?

Bazı insanlar bu sorunun cevabının öneminin farkında bile değildir. Kimi bu konu üzerinde düşünmemiştir bile. Kimileri de arının Darwin'in tarif ettiği gibi bir evrim süreci sonunda var olduğunu savunur. Söz konusu evrimci çevrelere göre arılar diğer bütün canlılar gibi bir tesadüfler zinciri sonucunda ortaya çıkmışlardır. "İçgüdü" denilen bir dürtü de yine rastlantılar sonucunda arılara bal yapmayı öğretmiştir.

Ancak sorunun asıl doğru cevabı, insan için çok önemli olan bir konuyu içerir. Arı, birçok mükemmel özelliğiyle birlikte Allah tarafından yaratılmıştır ve O'nun ilhamıyla insanlar için bal üretmektedir.

Şimdi Allah'ın Kuran'da bahsettiği bu yaratılış delilini birlikte inceleyelim.Arılar toplu yaşayan canlılardır ve bir kovanda yaşamın devamlılığını sağlamak için hep birlikte çalışırlar. 60-70 bin arının yaşadığı bir kovanda düzen nasıl sağlanır? Nasıl olur da hiç karışıklık çıkmaz? Bu düzeni arıların kendilerinin oluşturması mümkün müdür? Bütün bu soruların cevapları insanlarla arılar karşılaştırılarak verilecek olursa kovanda sağlanmış olan kusursuz düzendeki olağanüstülük daha iyi anlaşılacaktır.

Birlikte iş yapmak üzere biraraya gelmiş insan topluluklarında en zor aşama, çalışma planının ve görev organizasyonunun yapılmasıdır. Eğer bulunulan yer bir fabrikaysa, işçilerin başında usta başları, usta başlarının başında mühendisler, mühendislerin başlarında idari kadro, idari kadronun üzerinde genel müdür bulunur. Fabrikanın verimli çalışması için oldukça büyük emek ve para harcanır. Kısa ve uzun dönem planları yapılır, istatistikler çıkarılır. Üretim sırasında daha önceden hazırlanmış üretim planları kullanılır ve her aşamada kalite kontrolü yapılır. Ustabaşlarının, mühendislerin, idari kadro ve üst düzey yöneticilerin herbiri görevlerine gelmeden önce yıllarca süren akademik veya pratik eğitimden geçmişlerdir.Ancak bütün bu verilen örnekler ve benzeri organizasyonların tam olarak kurulması ve eksiksiz işlemesi sonucunda, birkaç yüz insanın uyum içinde çalışması sağlanır.



Birkaç yüz akıl ve irade sahibi insanı birarada çalıştırmak için böylesine detaylı bir organizasyon gerekirken, onbinlerce arı hiçbir insan topluluğunun başaramayacağı mükemmellikte bir organizasyon içinde çalışmaktadırlar. Peki ama nasıl? Bu sorunun cevabını da yine insanlarla arıları karşılaştırarak verelim.

Arılar insanlar gibi eğitimden geçmezler. Her biri görevini doğar doğmaz yerine getirmeye başlar. Fabrikadaki her eleman kendi çıkarları için çalışır. Oysa arıların yaptıkları işten kişisel bir çıkarları yoktur.Fabrikada işçisinden, idari personeline kadar her çalışanın bir çalışma saati, tatil hakkı varken, arılar ömürleri boyunca hiç durmadan insanlar için çalışır dururlar.

Peki bu kadar kusursuz bir düzeni sağlayan nedir? Tesadüfler 60-70 bin arıyı biraraya getirip de düzene sokabilir mi? Tesadüfler on binlerce arının her birine kendi yapacağı işi öğretip karışıklık çıkmamasını sağlayacak bir sistemi oluşturabilir mi? Tabii ki hayır. Tesadüfler kesinlikle bir düzen oluşturamazlar. Tesadüfler sadece karmaşa ortaya çıkarırlar. Tüm evrende var olan düzen gibi, arıların hayatlarındaki düzen de tesadüflerin eseri olamaz.Bir kovanda uyum içinde yaşayan on binlerce arının hepsini aynı makinanın dişlileriymiş gibi uyum içinde, hiç durmaksızın çalıştıran Allah'tır. Arılar da yeryüzündeki tüm canlılar gibi Allah'ın ilhamıyla hareket ederler. Bu gerçek Nahl Suresi'nde şöyle bildirilmektedir:

Rabbin bal arısına vahyetti: Dağlarda, ağaçlarda ve onların kurdukları çardaklarda kendine evler edin. Sonra meyvelerin tümünden ye, böylece Rabbinin sana kolaylaştırdığı yollarda yürü-uçuver. Onların karınlarından türlü renklerde şerbetler çıkar, onda insanlar için bir şifa vardır. Şüphesiz düşünen bir topluluk için gerçekten bunda bir ayet vardır. (Nahl Suresi, 68-69)

Bir kovanda işçi arılar, kraliçe arı ve erkek arılar bulunur. İşçi arılar kovandaki bütün işleri üstlenmişlerdir ve büyüdükleri hücreden çıktıkları andan itibaren gelişimleri ile orantılı olarak kovan içindeki görevleri de değişir. İşçi arılar yaşamları boyunca kovan içindeki her türlü işle ilgilenmiş olurlar. İlk üç günleri kovan temizleyicisi olarak geçer.



1. Kovanda Temizlik: Kovan temizliği arıların ve larvaların sağlığı açısından çok önemlidir. Arılar kovanda gereksiz gördükleri herşeyi dışarı taşırlar, taşıyamayacakları kadar büyük olan ve kovana dışarıdan giren böcekleri de öldürürler ve bir maddeyle kaplayarak bir nevi mumyalama işlemi yaparlar. Dikkat edilirse burada çok ilginç ayrıntılar vardır. Öncelikle arılar ölen bir canlının hem bozulacağını bilmekte ve hem de kendilerine zarar vermesini engellemek için mumyalanması gerektiğini de bilmektedirler. Ayrıca arılar bu işlemde çok özel bir madde olan "propolis"i kullanırlar. Propolisin özelliği, içinde bakteri barınamamasıdır. Yani mumyalama işi için ideal bir maddedir. Acaba arılar bu maddenin mumyalama için ideal bir madde olduğunu nereden bilirler ve bunu nasıl üretirler?

Arıların bu konuda bir bilgilerinin bulunmadığı açıktır. Kendi kendilerine ne ölen canlıların bedenlerinin bozulacağını bilmelerine, ne propolis gibi bir maddeden haberdar olmalarına, ne de mumyalama gibi bir işlemi akletmelerine de imkan yoktur. Akıl ve bilgi gerektiren bütün bu işlemleri tesadüfen de bulmuş olamazlar. Bu bilgiler arılara yaratıcıları olan Allah tarafından ilham edilmektedir.

2. Bakıcı Arılar: Arılar 3. günden sonraki bir hafta boyunca ise adeta dadılık yaparlar. Vücutlarındaki bazı salgı bezlerinin harekete geçmesi üzerine, aniden larvaların bakımı işine yönelirler. Larvaların bütün bakımıyla 3 ila 10 günlük arılar ilgilenirler. Larvaların kimini arı sütüyle, kimini de bal-çiçek tozu karışımıyla beslerler.

3. Petek Mimarları: 10. gününden itibaren işçilerin karnındaki balmumu bezleri gelişmeye başlar ve balmumu yapacak hale gelirler. İşçi arılar artık balmumuyla petek inşa eden inşaat işçileridirler.

4. Gardiyan Arılar: Arılar 10 gün boyunca petek üretimine devam ederler. Ama doğumlarının 20. gününde yine görev değiştirirler. Bu kez kovan girişinde gardiyanlık yaparlar. Arıların vücudunda yine bir değişim olur ve iğne bezleri zehir üretmeye başlar ve gardiyan olan arılar kovan kapısında nöbet tutarak davetsiz misafirlerin içeri girmesini engellerler.

Dış görünüş olarak arılar birbirlerine çok benzerler. Bu benzerliğe rağmen kovana giren herhangi bir yabancı arı hemen tanınır ve anında kovandan dışarı atılır ya da öldürülür. Bu noktada akla hemen bir soru gelir; arılar birbirlerini nasıl tanırlar? Her kovanda kraliçenin salgıladığı kimyasal bir madde vardır ve bu madde kovandaki bütün arılar tarafından bilinir. Ayrıca kovandaki bütün arılar da bu maddeyi kraliçeden alırlar yani kraliçe ile aynı kokuya sahip olurlar. İşte bu madde sayesinde aynı kolonideki bütün bireyler birbirlerini kolaylıkla tanırlar.

5. Polen Toplayıcısı Arılar: Arılar toplam altı haftalık hayatlarının kalan bölümünde çiçekleri araştıran birer balözü toplayıcısı olurlar.


İşçi arılar kovandaki bütün bu işleri yaparken kraliçe arıya düşen görev sadece üremektir. Kraliçe arı bütün ömrü boyunca hiç durmadan yumurtlar, ve bütün ihtiyaçları işçi arılar tarafından karşılanır.

Arıların yaşamındaki bu ilginç süreç, karşımıza pek çok soru çıkarmaktadır. Dünyaya gözlerini yeni açan bir canlı, arı gibi hiçbir aklı, zekası olmayan bir böcek, nasıl olmaktadır da yapması gereken işleri harfiyyen bilmektedir? Nasıl olmaktadır da bu hayvanın vücudu, önce temizlik yapmaya ayarlı iken, bir anda bazı salgı bezlerinin harekete geçmesiyle larvalara bakmaya uygun hale gelmektedir. 4-5 gün öncesinde kendisi bir larva olan arı, bunları nasıl akletmektedir? Yine birdenbire vücudu değişerek balmumu salgılamaya uygun hale gelmekte ve birdenbire bir inşaat işçisine ve daha sonra yine değişerek bir gardiyana dönüşmektedir.

Görüldüğü gibi kovan içinde kusursuz bir düzen vardır ve bu düzen sayesinde 60-70 bin arı hiçbir karışıklık çıkmadan yaşamlarını sürdürürler. Bu kusursuz düzeni kuran ve devamlılığını sağlayan hiç kuşkusuz ki arıların aklı, tecrübesi ya da kusursuz organizasyon yetenekleri değildir. Arılar da yeryüzündeki diğer bütün canlılar gibi üstün bir ilmin sahibi olan Allah'a boyun eğmişlerdir ve O'nun ilhamıyla hareket etmektedirler.

17 Ağustos 2008

Harun Yahya - Makaleler Makaleler listesi için tıklayın
Lütfen Bu Eser İçin Yorumlarınızı Belirtiniz

Bu Eser Türü ile İlişkili Diğer Dillerdeki Eserler
LEBAH MADU: SANG ARSITEK DAN PENARI ULUNG (Indonesia)
عسل النحل (Arabic)
THE HONEY BEE (English)
////////////////////////////////////////////////////////////////////////


Transmenu powered by JoomlArt.com - Mambo Joomla Professional Templates Club
Anasayfa Kurumsal Arı Arıcılık Bilinçli Tüketici Belgeler Bağlantılar İletişim
TAB Bülten
TAB Etkinlikler
Şube Ajandası
Duyurular
Bize Yazın


43. Apimondia 'ya Adayız
TAB 'ın, 43.Apimondia kongresinin 2013 yılında İstanbul / Türkiye'de düzenlenmesi için yaptığı başvuru ön elemeyi geçti, ilk beş ülke arasındayız.
Devamı...

Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Hizmetleri
Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Hizmetleri Yetki Belgesi alınması ve Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Hizmetlerine destekleme ödemesi yapılması ile ilgili dökümanlar hazırlandı.


Devamı...

KENELERE DİKKAT


Uludağ Üniversitesinden Prof.Dr. Levent AYDIN ‘ın Kene ve Kırım kongo Kanamalı Ateşli Kene Işırığı ile ilgili yazısı aşağıdadır.
Devamı...

Daha...

* 43. Apimondia Kongresi

<< İlk < Önceki 1 2 3 4 5 6 7 Sonraki > Son >>

Sonuç 1 - 4 Toplam: 27




TAB 'ın, 43.Apimondia kongresinin 2013 yılında İstanbul / Türkiye'de düzenlenmesi için yaptığı başvuru ön elemeyi geçti, ilk beş ülke arasındayız.


Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Hizmetleri Yetki Belgesi alınması ve Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Hizmetlerine destekleme ödemesi yapılması ile ilgili dökümanlar hazırlandı.





Uludağ Üniversitesinden Prof.Dr. Levent AYDIN ‘ın Kene ve Kırım kongo Kanamalı Ateşli Kene Işırığı ile ilgili yazısı aşağıdadır.


Ziraat Bankası’ndan Arıcılarımıza 10.000 TL’ye Kadar Kolay Kredi



Tarım Bakanlığı ile yapılan Ortak Akıl Toplantısının görüşülen konularından biri olan Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı Çerçevesinde Makine ve Ekipman Alımlarının Desteklenmesi Hakkındaki Tebliğ yayınlandı.

Detaylı bilgi için tıklayınız .





TAB Kurumsal Sayfası
Yönetim Kurulu ve Kurulmuş İl Birlikleri hakkındaki bilgilere bu sayfalardan ulaşabilirsiniz. >>>
TAB Belgeler
İnternet sitemizde bulunan belgelere bu sayfalardan ulaşabilirsiniz. >>>
TAB Etkinlikler
Türkiye Arı Yetiştiricileri Birliği olarak yaptığımız etkinliklere ait tüm detaylar... >>>
TAB Bülten
//////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////
Bir Kovan�da Geçen Ömür

Bu ay sizinle bir balarısının hayatını, başlangıcından sonuna kadar gün be gün inceleyeceğiz. Ve balarısının sergilediği fevkalade davranışları sırasıyla inceleceğiz.

Rabbin balarısına vahyetti:

�Dağlardan, ağaçlardan, insanların kurduğu kovanlardan kendine evler edin sonra mahsullerin hepsinden ye de, Rabbinin sana müseyyer kıldığı yollara çık.� Onların karınlarından çeşitli renklerde bir şerbet çıkarki, onda insanlar için şifa bulunur. Elbette bunda düşünen bir topluluk için bir ibret vardır. (Nahl Sûresi, 68-69)

Bahar ve yaz mevsimlerinde hayata gözünü açan bir balarısı, bu dünyada ancak altı hafta kadar süren bir ömür geçirir. Bu ömrün ise her günü kesin bir planla tayin edilmiştir. Gözünü ilk açtığı andan itibaren, sırasıyla ve süresiyle hangi görevde bulunacağı bellidir. Balarısı toplumun o harikularde organizasyonunu bir kat daha hayret perdesini saran, işte bu özelliğidir.

Yoğun bir mevsimde hergün 1500-2000 balarısı dünyaya gelir; hergün buna uygun sayıda balarısı bir görevden bir diğerine geçer; bir o kadarıda hayata veda eder. Normal olarak, kovanın temizliği, bakım, hemşirelik , bal üretimi, balmumu üretimi, petek yapımı, kovan tamiri, nektar veya polen toplama, yeni kaynaklar araştırma, yeni pazarlara yahut kovanın geleceğiyle ilgili kararlar alma gibi pekçok çeşitli hizmetlerin herbirinde, herbir balarısı tek tek bulunur. Üstelik bütüt bu görev değişiklikleri ve �terfiler� birkaç kafta içerisinde cereyan eder.

Bir balarısının ne anlam ifade ettiğini çözebilmek için, üç şeyi bir arada incelemek gerekir:
1. Balarısının kendisini ve yaşayışı
2. Balarısının toplum düzeni ve işleyişi
3. Balarısı ile dünya

Bu minik çalışkan varlıkların NE yaptıklarınıdan başka, NASIL yaptıklarına baktığımız zaman, birbirleriyle olan o son derece sıkıi, yakın, candan sevgi ve saygı dolu ilişkilerle karşılaşırız. Bir kovanda her an binlerce arı kendilerini helâk edercesine binlerce kardeşinin yardımına koşmakta, bir böceğe kolay kolay yakıştıramayacağımız kadar büyük bir şefkatle onu besleyip büyütmektedir. Üretimin her aşamasındaki benzersiz yardımlaşma, karar aşamasında birbirinin buluşlarına değer verme gibi üstün özellikler de, bes belli, bir arının hayat biçiminde bizim gözümüze bir numune olarak serilmek istenen şeyler arasındadır.

Onun tarlalarda çiçek çiçek dolaşıp topladıklarını bize bal olarak sunuşu gibi, bu minik şefkat ve muhabbet makinesinden böyle bir ibret çıkarmak da insana yakışan şey olsa gerek...

Şimdi bir balarısının hayatına biraz göz atalım ve bu mükemmel bir şekilde donatılarak yaratılan varlığın akıl almaz bir şekilde doldurduğuhayatını inceleyelim.

Burada Bir balarısı, kraliçe arının bir yumurtasının sperm keseciklerinden gelen bir spermle döllenmesi sonucu oluşur. Bu döllenme sonucu dişi bir arı meydana gelir. Yani kraliçe bu döllenmeyi gerçekleştirmezse, gerçekleştirmemek kendi elinde, yani sperm keseciklerinden spermi göndermezse, meydana gelecek arı erkek arı olacaktır. Kraliçe arı bu döllenmiş yumurtayı balarıları (dişi arılar ) için özel hazırlanmış peteklerin içine bırakır. Küçük bir sosis biçiminde, 1,5 milimetre boyunda beyaz birşey aynı küçük bir pirinç tanesi gibi. Arının bundan sonra organelleri, molekülleri işbirliği yapmışcasına durmaksızın çalışmaya başlıyorlar ve tabir yerindeyse arıyı programlıyorlar. Bu programın içinde polarizasyon düzlemi, rüzgar ayarları, kovan sıcaklığı, güneşin yıllık ve günlük hareketleri, soğutma ve havalandırma prensipleri, parlamenter demokrasi, yatırım ve pazarlama araştırma metodları... Bunlar gibi, bizim uğrunda yıllarca dirsek çürüttüğümüz �modern� kavramları, belkide henüz arıya bile benzemeyen bu arıcık öğrenmeye başlıyor. Arı peteğe girdikten üçgün sonra günde yaklaşık 1300 öğün yemek yiyor. Tabi yedikleride bebeklerin yedikleri gibi itinayla hazırlanmış çok özel besinle, adına kraliyet peltesi veyahut arı sütü diyorlar. Vitamin ve protein yönünden son derece zengin ve besleyici, mayonez kıvamında bir yiyecek. Bu yiyecek aslında sadece kraliçeye has bir yiyecek fakat hızlı gelişme için larva halindeki arılara günde 1300 defa veriliyor. Larva dönemi bitene kadar boşaltım sistemi gelişmiyor. Çünkü hemşire arılar larvanın yiyeceğini petek önüne bırakıyorlar. Bu işlem günde bin defadan fazla tekrarlanıyor. Eğer bu aşamada boşaltımsistemi normal şekilde fonksiyonunu yerine getirmiş olsaydı, artık maddeler ve besin karışacak, bu da ortaya hiç de sağlıklı olmayan bir durum çıkaracaktı. Arının gelişiminde, diğer arılar herşeye dikkat editorlar. Mesela: Havaların soğuk olduğu zamanlarda arılar peteklerin önüne gelip vücut hareketleriyle ısıyı arttırıyorlar. Sıcaklar arttığı zamanlarda kanat hareketleriyle ısıyı düşürüyorlar. Bir arının en iyi bir şekilde petekten çıkması için gerekli sıcaklık 35-36 C dir. Bu sıcaklık sağlanamazsa ya ölümler olur, veya bozuk kanatlı arılar dünyaya gelir.

Gelişme devam ettikçe yiyeceklerde de değişmeler oluyor. Artık arı sütü yerine, bal ve çiöek tozu karışımı bir �arı ekmeği� sunuluyor. Bu arada kovanın iç hizmetlerinde 30 bin, dış hizmetlerinde 15 bin arı görev yapıyor ve görevler de sürekli olarak kaydırılıyor. Belli zaman sonra diğer arılar petekleri balmumuyla kaplarlar ve artık larvanın dışarıyla irtibatı kesilmiştir ve gelişimini tamamlamak için gerekli besini depo etmiştir. Peteğe girdiği ilk günden itibaren 20 gün sonra arı tamamen gelişimin tamamlamış bir asker gibi çıkmak için emir bekliyor. Sonunda balmumuyla yapılmış peteğin kapısını parçalıyor. Bir müddet kendisini toparlıyor ve bir genç kızın yaptıklarını yapıyor. Saçını tarıyor, üstüne çeki düzen veriyor. Bütün bunlar, ilk defa kullanılan aletlerle yapıyor. Fırçalar, kollar, eller, taraklar yep yeni.

Arının başında üç minik göz, iki tane de petek göz var. Küçük gözler ışık seviyesini ölçecek ve arıya polarize ışığı haber verecek. Büyük gözler herbiri ise 6900 petek içeriyor ve saniyenin 300�de birinde olup biten bir hareketi ayırd edebiliyor. Bu duyarlılıkla bal arsı bizimle beraber televizyon seyredecek olsaydı. Hareketli görüntüler yerine, birbiri ardına değişensabit resimler görürdü. Petek gözler, bizim gördüğümüz kırmızıyı seçemiyor; buna karşılık bizim göremefiğimiz mor ötesine karşı duyarlı bir şekilde yaratılmıştır.

Arının gözlerinin dışında, mükemmel bir şekilde yaratılmış üç bacağı, bu üç bacak gözlerine dolan çiöek tozlarını, anten bakım ve temizliğini ve balmumunu orta bacaktan temizleyecek fırçalar, taraklar şeklindedir. Anten 11 parçaya ayrılmış bir bölümden oluşuyor ve en önemli dokunma organı. Ağız bülümü ise oldukça ayrıntılı bir yapı sergiliyor.

Balarısının bütün hayatı boyunca yerine getireceği en karmaşık işlerin altından rahatça kalmasını sağlayacak ne kadar âlet ve donanım varsa, hepsi, düşünülebilecek bir mükemmelliğin daha ötesinde bir olağanüstülükle ona verilmiş durumda. Su, nektar ve bal emmek için dil, koklamak ve dokunmak için antenleri, savunma silahı olarak iğnesi ve zehir kesesi, dört tane kanat, en işe yarayacak şekilde yapılmış, gerekli sistemlerle bağlantıları kurulmuş ve vücudun en iyi yerine monte edilmiş. Dünyaya gözünü açan balarısı üstüne çeki düzen verdikten sonra hemen işe koyuluyor. Birazda balarısının yaptığı işlerden bahsedelim.

Bizim balarısı hemen temizlik işlerine başlıyor. İlk iş temizlik, yeni boşalmış peteklerin içi temizlenecek ve dezenfekte edici tükürüğüyle silip parlatacak, Böylece, gelişmelerini tamamlamış balarılarından artan petekler, yeni yumurtalar için kullanılır hale gelecek. Balarısı temizlik işinin yanında, kovanın sıcaklığına da göz kulak oluyor. Temizlik işlerinden sonra, hemşirelik görevine geçiliyor. Ve 4-6 günlük larva tırtıllara bakım görevini üstleniyor. Bunuda kendi yediği besinin bir kısmını onların namına midesinde hazmederek arı ekmeğine çeviriyor ve yemeleri için peteklerin önüne bırakıyor. Artık hemşirelikte de terfi ediyor ve kıdenli hemşire oluyor. Artık genç tırtıllara kendisi bakabiliyor ( Genç hemşirelik döneminde kendi besinini büyük arılar veriyordu ). Hemşirelik dönemi bittiğinde aşçılığa geçiş var. Şimdiki işi, öncü arıların tarlalardan getirdikleri nektarı pişirmek ve sofralarımızdaki bal haline getirmek. Bu iş için gerekli kazan kepçe, ateş ve her türlü malzeme, arının o minicik vücudunda. Bu işi nasıl yapıyor görelim: İlk olarak ablasının getirdiği nektarı alıyor. (Nasıl?) İki arı ağız ağıza yanaşıyorlar, genç balarısı tıpkı tüp şeklindeki dilini ablasının bal midesine uzatıyor. Buradaki nektarın tamamını ( max. 70 miligram ) hortumlayıpkendi bal midesine dolduruyor. Kovanda balın depolandığı bölümde naktarı çıkarıp tükürüğüyle ve özel salgılarıyla ıslatarak onu çiğniyor ve tam yarım sürüyor bu çiğneme işi. Çiğnemeden sonra ortaya çıkan, bizim bal dediğimiz, taklidi imkansız bir mucize gıda idi ki � fakat hala tam kıvamında değil. Fazlaca sulu olan balı, arı peteklere sererek havalandırmaya bırakıyor, ve kurutmayı hızlandırmak için arılar peteklerin önüne geçip kanat hareketleriyle kurutmayı hızlandırıyorlar.

Bu görevlerin arasında bazı cenaze işleri oluyor. Gün boyunca yaklaşık bin arı ölür bir kovanda ve bal gibi mucizevi bir gıdanın üretildiği bu mekanda çürümeye yüz tutmuş bu cestler ancak bir-iki dakika kalır kovanda.

Daha sonra arıda balmumu üreten keseler devreye giriyor ve bizim balarısı arısütü üreten salgı kapanması gibi balmumu üreten bezleri kapanana kadar balmumu üretme görevini üstlenecek. Bunuda şöyle yapıyorlar: Arılar bir araya gelerek vücut hareketlerinde bulunuyorlar ve ısıyı artırıyorlar, bir süre sonra karınlarından iğne başı büyüklüğünde balmumu damlaları süzülmeye başlıyor. Sonra arıların ağızdan ağıza naklettikleri bu balmumunu işçi arılar balmumu ihtiyacı olan bölgelere iletiyorlar.

Balmumunda hem polen, hem de bal bulunur. Bu işte, genellikle, üretilen balmumunun altı katı bal harcanır. Petekler, en az balmumunu kullanarak en çok balı depolayacak şekilde planlanmış ve bu arada dayanıklılık da gözetilmiştir. Altıgen, bütün bu şartları yerine getiren en uygun biçimdir. Bu sayede, yarım kilo balmumundan 35 bin petek inşa edilir ve bu petekler 10 kilo balı saklarlar. Bu kadar balmumu için en az 3 kilo civarında bal kullanılır.

Balarısı artık kovan dışında uçuşlara başladı. Ama bu uçuşaların amacı ne çöp atmak, ne nektar toplamak nede ceset çıkarmaktı. Sadece etrafı tanıdı bugün balarısı.

Balarısı, artık asker. O şimdi kovanın önünde nöbet tutuyor ve kovanı yabancı böceklerden, haşerattan koruma görevini üstlendi. Sadece böcek ve diğer yaratıklara da değil, diğer balarılarıa karşı da korumak zorundalar. Ama burada çok önemli bir nokta var. Zaten birbirleriyle tıpatıp aynı yaratılışta oldukları için, pratikte buna imkanda olmaz. Bunun yerine, çok daha kolay bir yolla bir kovanın arıları birbirlerini hemen teşhis ederler. Ve bunda asla yanılmazlar. Bu, bir nevi parola işlevini gören, kovanın kendine has kokusudur. Herbir balarısı toplumu, kendi özel kokusuna sahiptir. Bu koku, tıpkı bir parmak izi gibi, diğerlerinden farklı olan ve bir balarısına hiçbir zaman verilmemiş olan çok özel bir kokudur. Kovanın girişide bu kokuyla işaretlenmiştir. Bu kokuyu taşımayan bir arının kapıdan içeri girmebilme şansı neredeyse hiç yoktur.

Nöbetin yanısıra keşif uçuşlarına devam ediyor. Balarısı artık kovan içi görevini tamamladı. Artık dışarı da nektar, polen ve çiçek tozu toplamanın vakti geldi. Balarısının iç hizmetlerdeki görevleri sırasıyla: Petek Temizlik İşleri, Hemşirelik, Uzman Hemşirelik, Aşçılık, Balmumu Üretme, Kapıda Nöbet, ek olarak çöp atma ve cenaze işleridir.

Balarısı artık dışarıda nektar, polen, çiçek tozu topluyor. Balarısı bir defa kokusunu aldığı bir yeri altı gün süreyle hafızasında tutabiliyor, eğer buraya üç defa gidip gelecek olursa, hatırlama süresi iki haftaya kadar çıkıyor.

Arı nektarın kaynağını eliyle koymuş gibi buldu. Kana kana şerbetinden içti çiçeğin. Sonra bir başkasına uçtu ve bir başkasına uçarken toza bulanmış bir hali vardı. Gariptir, temizliğe o kadar düşkün olan balarısı, çiçekten çiçeğe dolaşırken üzerine yapışan tozları kendisine hiç dert etmiyordu. Sanki o çiöek tozlarının üzerinde uçuş sonuna kadar kalmasını ister gibi bir hali vardı. İşte bizim için önemli noktalardan bir taneside budur.

Modern dünyada çiçek tozlaşmasının en büyük kahramanı olarak balarısını gösterecek olursak, mübalağa etmiş sayılmayız. Diğer bitkiler bir yana, insanlar için hayati önem taşıyan 100 kadar bitki, üremek için balarısının yardımına muhtaçtır. Elma, şeftali, armut, badem, erik, baklagiller ve daha âşina olduğumuz pek çok meyve, sebze ve ekin, balarısının tozlaşma listesine dahildir. Normal olarak balarılarından, yaptıkları baddi değer itibariyle yüz misli kadar faydayı, bitkilermizin döllenmesinde elde ederiz. Eğer balarıları olmasaydı, biz insanların yiyeceği sadece tahıllar, belki biraz fındık, bir de yabani hayvanların etinden ibaret kalacaktı. Muhtemelen sebze ve meyve nedir bilemeyecektik. Gerçi çiçek tozlaşmasında 20-30 bin kadar arı türü ile pek çok böcek te rol alırlar. Fakat bütün bunların hiçbiri balarısını kadar vazgeçilmez değildir.

Arının kovana dönüşü ise en kestirme yoldan olur. Dönüş yolculuğuna çıktığı nokta, ilk vardığı yerden farklı olursa olsun, balarısı o nokta ile kovan arasındaki en kısa yolu, düz bir uçuş hattı halinde belirler ve o hattı izleyerek evine döner. Buna �Arı Hattı� diyoruz. Gerek arı hattının belirlenmesinde, gerekse çiöek tarlası gibi diğer hedefleri bulma ve tarif etme konusunda balarısının ikik önemli veri kaynağı vardır: Yeryüzünün manyetik çekim alanı ve güneşin konumu. Balarısı sefere çıkarken, pusulası karnındadır. Gezegenimizin manyetik alanına duyarlı bir biçimde düzenlenerek arının karın nahiyesine yerleştirilmiş olan partiküller, aldıkalrı düzen ve biçime göre, gerekli bilgileri sinirler aracılığıyla o minicik beyne ılaştırır ve arıya yönünü bildirirler.

Güneş konumu ise, son derece karmaşık hesaplar içeren, ama balarısının son derece kolaylıkla çözümlediği bir başka bilmecedir. Balarısı bir noktaya yöneldiği zaman, o noktanın güneşe göre olan açısına göre yönünü bulur; bu noktayı tarif ederken de ona göre tarif eder. Fakat biliyorsunuz ki güneş hiçbir zaman durmaz.

Balarısı ise dünyanın neresinde olursa olsun, senenin hangi mevsiminde olursa olsun, günün hangi mevsiminde olursa olsun, ne takvimini şaşırır, ne de yönünü.

Balarısı, güneşin konumunu hesaplamak için güneşi görmeye bile ihtiyaç duymaz. Gökyüzünden küçük bir parça ona yeter de artar bile. Havanın kapalı olduğu olduğu olduğu durumlarda bile, bulutların arasından belirecek bir parça mavi gökyüzünden akseden polarize ışık, arıya polarizasyon düzlemini bildirir. Bu da ona ışığın asıl kaynağını, yani güneşin o anda nerede bulunduğu yeri gösterir. Örnek olarak bir balarısı sabah saat 09:00 civarlarında kovandan çıksa ve bir müddet sonra siz onu yakalasanız ve saat 16:45 civarlarında bıraksanız, arı güneşin o anki konumuyla yakalandığı zamanki güneşin konumu arasındaki farkı hesaplayarak kovanının nerede olduğunu hesaplayabilir ve kovanına ulaşabilir. Balarısı, polarize ışığı milyonlarca senedir tanıyor ve bunun hesaplarını son derece net ve hatasız bir şekilde yapıyor. İnsanların polarizasyon nedir bilmeden yeryüzünde dolaştığı binlerce yıl boyunca, balarısı bu hesapla içli dışlı yaşıyordu.

Artık balarıları polen, nektar toplama işinde iyice uzmanlaşınca ılaşabilecekleri en son seviyeye ulaşırlar. Artık onlar uzman, kaşif arılardır. Onların görevi civarda büyük pazarlar aramaktır yani büyük çiçek tarlaları. Aynı insanların büyük ticaretl sahaları aramaları gibi. Artık onların görevi büyük düşünmek ve birden vurgun yapmaktır. Etrafta kaliteli poleni, tozu, nektarı olan çiçek grupları ararlar ve bulduklarında kovana bildirirler. Eğer kovandaki diğer arılar tarafından bulunan bu kaynak kabul görürse hemen o gruplara doğru harekete geçerler. Mesela keşif personelinden birisi, sabah vakti bir milyon çiçeklik bir tarlanın bütün malı ( bundan kastedilen polen, nektar, çiçek tozu ) balarısının depolarına transfer edilmiş demektir. İkindi vakti o tarafa uğrayacak olan diğer böceklere uğurlar olsun!

Ayrıca nüfusu yerinde yani 30 ile 40 bin balarısından oluşan bir balarısı topluluğunun bir gün içerisinde çiçek tarlalarına yaptığı seferleri uç uca ekleyecek olursanız, Dünyadan Aya kadar uzanan bir hat çizmiş olursunuz. Evet yanlış duymadınız Dünyadan Aya kadar... Böyle bir topluluğun günlük bal üretimi, şartlar elverdiğ takdirde, bir kilonun üzerine çıkabilir. Sezon boyunca ise, kendi ihtiyaçalrını giderdikten başka, insanlara da en az 30 kilo bal sunarlar. Oysa tek başına bir balarısının bütün ömrü boyunca kendi payına düşen bal üretimi, bir çay kaşığını ya doldurur ya doldurmaz. Kovanın bütün kuvveti iyi bir planlama, organizasyon, işbirliği ve dayanışmadan geliyor.

Balarısının bu mükemmel organizasyonundaki en önemli pay, haberleşme yeteneğidir. Balarısı, o anda bulunduğu yerden ve bulunduğu zamandan cereyan eden olaylar hakkında bilgi alıp verebilen yegane hayvan cinsidir.

Bu arada kovan iyice hareketlendi, Nüfus 60 bine ulaştı. Ortam iyice kalabalıklaştı. Erkek arılar peteklerinden çıkarıldı. Erkek arılar her zaman meydana gelmezler. İhtiyaca göre kraliçe arı tarafından döllenmemiş yumurta erkek arılar için balarılarınkinden farklı petekler içine bırakılıp farklı bir besinle beslenirler. Belli zamana kadar bu erkek arıların hiçbir görevi yoktur. Diğer arıların yediği besinin de üç katını yerler.

Bu arada kraliçe arı bir düzine döllenmiş yumurtayı , döllenmemiş yumurtaları bıraktığı Ddönemde daha özel yapım peteklere bırakır ve bu peteklere bırakılan embriyolar sadece arı sütüyle beslenir ve sonunda buradan cıkacak olan aılar kraliçe arı adaylarıdır. Kraliçe arı bundan dolayı hem erkek arı peteklerine hemde kraliçe arı peteklerine yumurtasını bırakmıştır. Bundan anlaşılıyorki yolculuk var. Sonunda ayrılık vakti gelir. 60 bin arı kovana sığmaz olmuş. 20 bin arının ayrılması gerekiyordur. Kraliçe arı bunu önceden tahmin etmiş olduğundan zemin hazırlamış ve erkek ve kraliçe arı olacak petekleri doldurmuştur. Kraliçe 20 bin arısıyla görevini başarıyla tamamlamış ve emekliye ayrılmış bir asker edasıyla başı dik vaziyette gökyüzüne yükseldi, ardından da diğer arılar ve aynı bir bulutu andırıyorlardı. Tabii ki akıllara hemen şu soru geliyor bu 20 bin arı nasıl seçilmişti, yoksa bunlar gönüllü müydü? Bu sorunun cevabına henüz ulaşilebilmiş değil , fakat halen araştırmalar devam etmektedir. Yaz ayları olduğundan sorun yoktu. Ama acilen bir kovan bulmalıydılar ve yeni düzenlerini kış gelmeden kurmalıydılar.

Kısa bir not: Yeni kraliçe ne zaman tahta geçer?
1- Eski kraliçe ölürse
2- Eski kraliçenin yetersizliği, yönetimde başarısız olması
3- Kovanın kalabalıklaşması
Bizim kovanda üçüncü seçenek geçerliydi. Gidenler gitti kalanlar kaldı.

Kalanlarda ise bir telaş vardı. Bu telaş ise yeni kraliçenin peteğinden çıkmak üzere olmasıydı. Bu telaş ise yeni kraliçenin peteğinden çıkmak üzere olmasıydı. Ve olan oldu petekler den biri sanki konserve açacağının konserve kapağını kesmesi gibi balmumundan yapılmış kapak kesilmeye başladı. Ve Kraliçe çıktı. Diğerlerinin de eli kulağındaydı, ama her zaman, her yerde, bir �ilk davranan� olur. Sadece bir çığlıkla haykırdı- kanatlarını büküp titreterek çıkartığı tiz, ince, ürkütücü bir çığlıkla �Ben buradayım� demek oluyordu bu çığlık. O sırada başka petekler de delindi. Çıkmak için çaba harcadılar ama nafile. Çığlığı atan , o anda tepesinde bitmiş, silahınıçekmiş, can alıcı yerinden rakibine öldürücü zehrini zerk etmişti bile. Onu can çekişir vaziyette bırakıp diğer peteklere koştu. Tek tek deldi hepsini. Tek tek temizledi herbirinin içindekini.

Ayrılanlar ise yeni bir kovan bulma derdindeydiler. İstedikleri kovan 15 litreden küçük olmayacak, 50 litreden büyük olmayacaktı. Çünkü ısıtma ve soğutma problemleriyle karşılaşmak istemiyorlardı. Ayrıca güneye bakması ve girişin kovanın üstünden değil altından olmasını istiyorlardı. Sonunda istedikleri şekilde bir kovan buldular. İlk iş, tabii ki, temizlikti. Sonra çatlaklar ağaçlardaki reçinelerle kapatıldı. Kovanın bütün duvarları badanadan geçercesine dezenfekte edildi. Mantar ve haşereye karşı bitkisel ilâçlarla sıvandı. Keşif kolları etrafa dağıldı. Nektar, polen, su ve reçine kaynakları araştırılmaya başlandı ve yeni bir dünya daha kuruldu.

Eski kovanda ise yeni kraliçe ilk kez belki son kez ( Ama eski kraliçe ikinci kez çıkmıştı çünkü mecburdu kovan kalabalıklaşmıştı. ) kovanın dışına zifaf uçuşuna geçmiş oldu.

Yerden 5-6 metre irtifada uçraken, bir yandan da 20 kadar erkek arıyla çiftleşti genç kraliçe. Sırasını bitirip de ayrılmak isteyen erkek arı, orrganını kraliçenin vücudunda bırakarak ayrılmak zorunda kalıyor, bir çatırtıyla ve içi yarı yarıya boşalmış bir vücutla ayrıldıktan sonra cansız bir şekilde yere düşüyordu. Genç kraliçe kovanına 7 milyon kadar spermle döndü. Bu spermler birkaç sene vücudunda canlı olarak barınacak ve yüz binlerce yumurtanın dişi bir arıya yani balarısına dönüşmesinde rol oynayacak.

Bu arada yeni kovanda bizim balarısı yaşlanmasına rağmen halâ aktif görevde, emekliye ayrılmadı ve keşif uçuşlarına, yani çiçek tarlaları bulmaya devam ediyor.

Eski kovanda genç kraliçe arının zifaf uçuşundan dönmesinden sonra 2-3 gün geçti ve artık tahta çıkmanın vakti gelmişti ve doğruca işçi arıların temizleyip dezenfekte ettikleri peteklerin başına gitti ve sadece kış aylarında ara vermek suretiyle birkaç sene sürecek yumurtlama faaliyetlerine başladı.

Bir ömür geldi sona dayandı. Balarısı, her saniyesi en yüksek yoğunlukta yaşanmış altı haftayı gerise bıraktı. Altı hafta gerçi bize göre kısa bir süre; fakat bir arı için , kırk yıldan daha uzun sürmüş bir ömür sayılır.

Her ne olursa olsun, balarısının ömrü hayli bereketli geçti. Her günü planlı, her anı dolu, yaptığı her iş anlamlıydı. Zaman oldu, bir gün içinde binlerce yavrunun imdadına koştu arıcık. Zaman oldu kraliçenin saçlarını taradı. Zaman oldu kovanın kapısını bekledi. Zaman oldu oğula öncülük yaptı.

Dolaştığı çiöeklerin, bitkilerin, ağaçların sayısını bilen yok. Hiçbir iş için dudak bükmedi. Nektar, polen, su topladı kovana. Yeni tarlalar keşfetti, kovan olabilecek yerler araştırdı. Petek yaptı. Bal yaptı. Arı ekmeği, arı sütü yaptı.

Yaptığı uçuşlar, uç uca eklendiğinde Türkiye�yi bir baştan bir başa katediyor. Bu, bir insanın kendi boyuna nisbetle, dünyanın çevresini üç defa dolaşmak demek.

Fakat ne kalmak onun elindeydi, ne de gelmek. Bu ikisi arasındaki yaptıkları da kendi iradesinin eseri değildi.

Bugün son seferined döndü arıcık. Su damlalarını güçlükle yere bırakabildi. Motor teklemeye başlamıştı. Kanatlar durdu önce. Sonra güçlükle birkaç adım attı. Gerisi gelmedi adımların. Bir süre öylece kaldı arıcık.

Bitkindi, yorulmuştu.

Dinlenmek istedi arıcık, ömründe ilk defa. Ve son defa.

İstediği oldu.

Yavaşça, sessizce, mutlu ve huzurlu, uykuya daldı mışıl mışıl.

O sırada, ondan birkaç santim ötedeki bir petekte, incecik bir pirinç tanesi çatladı.

Küçük mü küçük bir larva çıktı içinden.

Bir ömrün bittiği yerde, bir başkası yeniden başlıyordu.

ÇANAKKALE ARI YETİŞTİRİCİLERİ BİRLİĞİ SİTESİDİR.

http://www.ariburnu.com

yalçın arıcılık hangi ilde kuruludur?

YALÇIN ARICILIK

YALÇIN ARICILIK
İŞLETMELERİ

İzleyiciler

Hakkımda

Fotoğrafım
biga/kozçeşme, ÇANAKKALE/MARMARA, Türkiye
YALÇIN ARICILIK İŞLETMELERİ VE BAL TİCARET MERKEZ KOZÇEŞME BELDESİ /BİGA /ÇANAKKALE KURUCUSU:AHMET YALÇIN //TEL:05305604992/05354219284/05435830710/05542250868/05374804216/05393492212/02863620475 HER TÜRLÜ BAL VE ARI ÜRÜNLERİ İÇİN BİZE ULAŞIN.